NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ عَمْرٍو
الْفَزَارِيِّ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ بْنِ
الْحَارِثِ
بْنِ هِشَامٍ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ أَبِي
طَالِبٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يَقُولُ فِي
آخِرِ وِتْرِهِ
اللَّهُمَّ
إِنِّي
أَعُوذُ بِرِضَاكَ
مِنْ سُخْطِكَ
وَبِمُعَافَاتِكَ
مِنْ
عُقُوبَتِكَ
وَأَعُوذُ
بِكَ مِنْكَ
لَا أُحْصِي
ثَنَاءً
عَلَيْكَ
أَنْتَ كَمَا
أَثْنَيْتَ
عَلَى
نَفْسِكَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
هِشَامٌ
أَقْدَمُ
شَيْخٍ
لِحَمَّادٍ
وَبَلَغَنِي
عَنْ يَحْيَى
بْنِ مَعِينٍ
أَنَّهُ
قَالَ لَمْ
يَرْوِ عَنْهُ
غَيْرُ
حَمَّادِ
بْنِ
سَلَمَةَ
قَالَ أَبُو دَاوُد
رَوَى عِيسَى
بْنُ يُونُسَ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ أَبِي
عَرُوبَةَ
عَنْ
قَتَادَةَ عَنْ
سَعِيدِ بْنِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَنَتَ
يَعْنِي فِي
الْوِتْرِ قَبْلَ
الرُّكُوعِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَى
عِيسَى بْنُ
يُونُسَ
هَذَا
الْحَدِيثَ
أَيْضًا عَنْ
فِطْرِ بْنِ
خَلِيفَةَ
عَنْ زُبَيْدٍ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُبَيِّ بْنِ
كَعْبٍ عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
مِثْلَهُ
وَرُوِيَ
عَنْ حَفْصِ بْنِ
غِيَاثٍ عَنْ
مِسْعَرٍ
عَنْ
زُبَيْدٍ عَنْ
سَعِيدِ بْنِ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أُبَيِّ
بْنِ كَعْبٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَنَتَ فِي
الْوِتْرِ
قَبْلَ الرُّكُوعِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَحَدِيثُ سَعِيدٍ
عَنْ
قَتَادَةَ
رَوَاهُ
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
عَنْ سَعِيدٍ
عَنْ
قَتَادَةَ عَنْ
عَزْرَةَ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ أَبْزَى
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَمْ يَذْكُرْ
الْقُنُوتَ
وَلَا ذَكَرَ
أُبَيًّا وَكَذَلِكَ
رَوَاهُ
عَبْدُ
الْأَعْلَى
وَمُحَمَّدُ
بْنُ بِشْرٍ
الْعَبْدِيُّ
وَسَمَاعُهُ
بِالْكُوفَةِ
مَعَ عِيسَى
بْنِ يُونُسَ
وَلَمْ
يَذْكُرُوا
الْقُنُوتَ
وَقَدْ رَوَاهُ
أَيْضًا هِشَامٌ
الدَّسْتُوَائِيُّ
وَشُعْبَةُ
عَنْ قَتَادَةَ
وَلَمْ
يَذْكُرَا
الْقُنُوتَ وَحَدِيثُ
زُبَيْدٍ
رَوَاهُ
سُلَيْمَانُ
الْأَعْمَشُ
وَشُعْبَةُ
وَعَبْدُ
الْمَلِكِ
بْنُ أَبِي
سُلَيْمَانَ
وَجَرِيرُ
بْنُ حَازِمٍ
كُلُّهُمْ
عَنْ
زُبَيْدٍ
لَمْ يَذْكُرْ
أَحَدٌ
مِنْهُمْ
الْقُنُوتَ
إِلَّا مَا
رُوِيَ عَنْ
حَفْصِ بْنِ
غِيَاثٍ عَنْ
مِسْعَرٍ
عَنْ زُبَيْدٍ
فَإِنَّهُ
قَالَ فِي
حَدِيثِهِ
إِنَّهُ قَنَتَ
قَبْلَ
الرُّكُوعِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَلَيْسَ
هُوَ
بِالْمَشْهُورِ
مِنْ حَدِيثِ
حَفْصٍ
نَخَافُ أَنْ
يَكُونَ عَنْ
حَفْصٍ عَنْ
غَيْرِ
مِسْعَرٍ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَيُرْوَى
أَنَّ
أُبَيًّا
كَانَ
يَقْنُتُ فِي
النِّصْفِ
مِنْ شَهْرِ
رَمَضَانَ
Ali b. Ebi Tâlib (r.a)'den rivayet
edildiğine göre;
Resulullah (s.a.v.) vitir namazının sonunda şöyle dermiş:
"Allahım ! Senin gazabından rızana, cezandan affına, senden
sana sığınırım. (Lâyık olduğun gibi) senin senalarını sayamam, sen kendini
nasıl sena (medh) ettînse öylesin."
Nesâî, kıyamü'l-leyl;
İbn Mace, ikâme; Ahmed b. Hanbel, I, 96, 150.
Ebu Dâvûd dedi ki: "Hişam, Hammad'ın en eski
hocasıdır. Bana Yahya b. Main'in "Ondan Hammad b. Seleme'den başka kimse
(hadis) rivayet etmedi" dediği ulaştı."
Yine Ebâ
Dâvud şöyle dedi: "İsa b. Yunus, Said b. Ebi Arûbe'den;
o Katâde'den; Katâde, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan; o da babası vasıtasıyle
Übey b. Ka’b'den, Resulullah (s.a.v.)'in vitirde rüku'dan önce kunut yaptığını rivayet etti. [Bu talikteki yani "ruku'dan önce" tefsiri, râvilerden
birine aittir. Bizzat musannif Ebu Davud'un sözü olması da muhtemeldir. Muhammed b. Nasr bu taliki Ubey b. Ka'b'a kadar vasletmiştir.]
Ebu Dâvud şunu da söyledi: "İsa b.
Yunus bu hadisi aynı şekilde Fıtr b. Halîfe'den; O, Zübeyd'den; Zübeyd, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ'dan, o da babası kanalıyla Übey
(b. Ka'b)'den; Übey (r.a.) Resulüllah (s. a.)'in (Önceki talikteki olduğu gibi rüku1
dan önce kunut yaptığını) rivayet etti.[İsa b.
Yunus'un Fıhr'dan yaptığı bu rivayeti Dârekutnî başka bir isnadla Ubey b. Ka'b'dan mevsul olarak rivayet etmiştir. Ubey
şöyle der: "Rükudan önce kunut yapar, selamı
verince de üç defa derdi. Sesini uzatır. Sonuncusunda da derdi. (el-Menhel, VIII, 61).]
Hafs b. Gıyas, Mis'ar,
Zübeyd, Said b. Abdirrahman b. Ebzâ ve babası
isnadı ile Übey b. Ka'b
(r.a.)'den Resulüllah (sM.yin vitirde rükudan Önce kunut
yaptığı rivayet edildi. Bu talik kunutun rüku dan
önce yapıldığını gösteren üçüncü rivayettir.
Ebû Dâvud devamla şöyle dedi: "Said'in Katâde'den rivayet ettiği
hadisi Yezid b. Zürey, Said*den; o, Katâde'den; Katâde, Azre'-den; Azre, Said b. Abdirrahman
b. Ebzâ'dan; o da, babası vasıtasıyla Nebi
(s.a.v.)'den rivayet etmiş, kunutu zikretmemiş, Übeyy'i de anmamıştır.[Bu talik Said
b. Ebi Arûbe'nin Katâde'den yaptığı rivayetin mevsuk olduğuna işaret
etmektedir. Bunu Ha b. Yunus, Said b. Ebi Arûbe'den mevsul
olarak ve kunutu zikrederek, Yezid
b. Zurcyc'den ise mürsel
olarak ve kunutu anmadan rivayet etmiştir.]
Aynı şekilde bu hadisi Abdul-A'la ve Muhammed b. Bişr el-Abdi (Said b. Ebû Arûbe'den) rivayet etmiş, kunutu zikretmemişlerdir.-Muhammed b. Bişr'in
bu hadisi işitmesi İsa b. Yunus ile beraber Küfe'de gerçekleşmiştir.-Yine bu
hadisi Hişam ed-Destevâî ve Şu'be, Katâde'den rivayet etmişler, kunut'u
anmamışlardır.[Şu'be'nin bu rivayetini Nesâİ, şu lafızlarla tahric
etmiştir: Resûlullah (s.a.v.) A'Iâ,
Kâfirûn ve ihlas sureleri
ile vitir kılar, bitirdiğinde de üç kerre ....
derdi."]
Zübeyd'in hadisini Süleyman el-A’meş, Şu'be, Abdulmelik b. Ebi Süleyman ve Cerir b. Hazım
-hepsi Zübeyd'den rivayet etmişlerdir-onlardan hiç
biri kunutu zikretmemiştir. Ancak Ha/s b. Ğıyas, ve Mis'-ar vasıtasıyla Zübeyd'den
rivayet edilen bundan müstesnadır. Çünkü Mis'ar
hadisinde "Resulüllah rüku'dan önce kunut yaptı" demiştir.
Ebu Dâvud: "Hafs
hadisi olarak meşhur olan bu değildir, Onun Mis'ar'dan
başkasından olduğunu zannediyoruz" dedi. Yine Ebu
Dâvud: "rivayet olunuyor ki:
"Übeyy Ramazan ayının (ikinci) yarısında kunut
yaparmış" dedi.
İzah:
Hadis-i şerifin
esas metni ile
sonunda zikredilen talik arasında pek irtibat görünmemektedir. Hz. Ali (r.a.)'den rivayet edilen esas metinde Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, vitir namazından sonra metinde
görülen duayı okuduğu bildirilmektedir. Ancak bu duanın kunut
duası mı, yoksa tahiyyeden sonra mı, ya da selâm verildikten sonra mı olduğuna dair açık bir
işaret yoktur. Dolayısıyla bunlardan herhangi birine ihtimal vardır. Çünkü
"vitrin sonu" tabirinden, bunların hepsi anlaşılabilir. Ebû Davud'un bu hadisi bundan
sonra gelecek olan "vitirden sonra dua" babında değil de kunut duası babında zikretmesi, onun bu duayı kunut duası saydığına delâlet etmektedir.
Ancak Nesâî'nin rivayetlerinden birinde Mirek,
"Namazım bitirip yatağına yatmaya hazırlandığı zaman şöyle derdi:
"..." diyerek bu duayı okuduğunu söylüyor. Bu, yukarıdaki duanın
vitir bittikten sonra okunmuş olduğunu gösterir. İbnü'l-Kayyım
de Zâdül-Meâd'de bu konuda
şunları söyler: "Sindî'nin Nesâî
hâşiyesindeki sözleri, Resulüllah'ın bunu kıyamın sonunda
okumuş olmasının muhtemel olduğunu gösterir. Buna göre bu dua kunut duası olmuş olur." Nitekim musannifin sözünün muktezası da budur. Ancak bunun teşehhüd
için oturulduğunda söylenmiş olması da mümkündür. İbarenin zahiri buna delâlet
etmektedir.
Hadisin sonunda Ebu Davud'un aldığı taliklerden
ilk üçü, kunut duasının rüku Man
önce olduğuna işaret etmektedir. Sonrakilerde ise, bu konuya hiç temas
edilmediği görülüyor. Bu talikler arasındaki farklılıklara her birinin tercemesinin dipnotunda temas edilmiştir. Aslında şerhlerde
bunlar hakkında daha geniş malûmat mevcuttur. Ancak o tafsilâtın daha çok
araştırıcılar için gerekli olacağı ve araştırıcının müracaat yerinin de esas
kaynaklar olduğu mülahazasıyla o tafsilatı buraya almaya lüzum görmedik. Çünkü
bu, meal ve şerh okuyucusu olan Türk okuyucusunu sıkacaktır. Zâten kunut duasının münâkaşası daha önceki hadislerin şerhinde
ortaya konulmuştur.